Saturday 11 September 2010

happy or not happy yet

End is the same, one should reach happiness.

Friday 10 September 2010

Oyun Hamuru

Yapmak için vakit harcadığım, emek verdiğim şeyler var. Sonuca ulaştığımda ve ona ulaşmak için çalıştığım süre boyunca eğlendiğim, keyif aldığım şeyler. İşin ilginç yanı şu; farklı ya da daha iyi sonuçlara - ve tabi ki sonuca giden yollara -* ulaşmak için bir öncekini bozmak gerekiyor çoğu zaman. Yeni bir iş için eskisinden ayrılmak, yeni bir ev için eskisini boşaltmak, yeni bir sevgili için eskisinden ayrılmak (eheh, her zaman değil) vs.

Ufakken oynardım hamurlarla. Farkettim ki hala oynamak istiyorum. Ne de olsa alışığım, uğruna fedakarlıklar yaptığım şeyleri bozup, yok edip yeni şeyleri denemeye. Zalimlik değil bu, değer bilmemezlik ya da. Sadece kural böyle bazı durumlar için.

Bu yukarıdaki fotoğrafı çekmeden önce bişiler yapmıştım. Değişik birşeyler yapmak istedim. Aynı renkte başka hamurum yoktu. Bozdum. Sonra bu aklıma geldi: Ufakken öğrendiklerimizi hiç unutmasak ya.

*Etiyopyadayken bir arkadaşım söyle demişti. "I don't care about the outcome. I just enjoy the journey." Birçok caz metodu kitabı da söyler bunu, çünkü ulaşmak zor olur sonuca.
 
Takım halinde aldığım oyun hamurlarından turkuaz, kırmızı ve mor olanı kendime ayırırsam 5 tane daha kalıyor. Bugünden sonra biraraya gelip oturduğum arkadaşlarıma birer tane vericem.