Saturday 30 January 2010



Addis Ababa - Kibre Mengist Yolu - 15. Ara. 2009


Burda kasabalarda yerleşimlerden başka, yol yakınlarında ( yol dediğim, bizim patika bile demeyeceğimiz cinsten şeyler ) 300-500 metre aralıklarla - kimi zaman daha da fazla - fotoğraftakine benzer ama çoğu onun kadar başarılı olamayan kulübeler var. Kasabalardakiler çoğunlukla kerpiç evler. Bu tip mimarisi olanlar değil.

Bunların içine girme şansım olmadı henüz. Şantiyenin karşısında çevresinde muz bahçesi olan fotoğraftaki gibi bi eve sahip insanlar var. Geçen günlerde yanlarına gittik, fotoğraf çektik, konuştuk, ısınma turları attık. Gidip gelmeyi biraz daha sıklaştırıp yakın zamanda evlerinin içine girmeyi deneyeceğiz. Karşıdaki ev fotoğraftaki kadar güzel olmasa da bu tip evlerin içlerinin çok farklı olmayacağı belli. Yine de Obama tee shirtü giyen kadının da içinde yaşadığı o evi görmek istiyorum.

Yazı bitti. Fotoğrafa odaklanabilirsiniz. Müthiş ev ! (En azından sadece dışarıdan görmek öyle)

Thursday 28 January 2010

Kibre Mengist


Mp3 değil de albüm dinliyor olmanın iyi yanlarından biri de müzik dinlerken tamamen müziğe odaklanmak mümkün olmadığı için – müziği dinlerken, o sıralarda başından geçen olaylar, tanıştığın kadınlar, tanışamadığın kadınlar, yeni işyerinin bulunduğu sokağın güzelliği, amazondan siparişini verdiğin kitapların gelmiş olması, çalan telefon vs gibi durumları da yaşıyor olmak salt müziğe odaklanmayı engelliyor istemesek de – o albümün dinlendiği günlerdeki yaşananlarla ilişkilendirilmesi, yaşananları etkilemesi. Durum böyle olunca yeni işinden ayrılıp evine gittiğinde tanıştığım yeni insanlarla planlar yaparken dinlediğim Chico Debarge – Addiction albümünün verdiği keyif, haftalar sonra Etiyopya’nın bu berbat kasabasında olsam da aynı keyfi verebiliyor. Etiyopya’ya geldiğimden bu yana toplasam on defa kahkaha atmamışımdır ama şu an keyfim yerinde. Elektrik yok şu an, kesildi. Su çok az kaldı depoda, duş alamıyorum, şantiyede yemek saatine 20 dk geç gittiğim için yemek kalmadı. İnternet bağlantım yok. Ama Türkiye’den Hakan geldi, yanında Nutella, Absolut, ton balığı, Mars, Twix, Milky Way, Siyah Lipton da olsa çaylar ve karanlık olduğu için göremediğim bi ton şeyle birlikte. Şantiye’deki yemek saatini iyi ki kaçırmışım : )